29 Temmuz 2008 Salı

Terörün Hedefi Demokrasidir!

Ayhan ONGUN
İSİDEF Genel Sekreteri

Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Bir yanda AKP kapatma davası, diğer yanda binlerce sayfalık iddianamesiyle Ergenekon davası.
Aynı anda, devam eden Güneydoğudaki silahlı kuvvetlerin operasyonları ve bunlara karşılık terör örgütünün doğrudan polis ve askeri hedef alan nokta saldırıları sürerken Güngören’ de sivil halka yönelik bir katliam!
Tüm bu olayları birlikte değerlendirecek olursak, terörün ardındaki örgüt kim olursa olsun, sonuçta bu durumdan zarar görecek olan demokrasidir, özgürlüklerdir, hukuk sistemidir.
Teröristlerin saldırıda ölen masum insanlarla bire bir hesapları elbette olamaz. Orada bombaları patlatanların hangi örgütün üyesi oldukları da artık çok önemli değil. Dünyada yeni bir düzen ve egemenlik oluşturmak isteyen güçler, artık bir dolu terör örgütünü taşaron olarak kullanabiliyorlar.

Şu an gündemimizi en çok meşgul eden Ergenekon davasındaki kimi iddialardan yola çıkararak şu gerçeği çok net görebiliyoruz.
Ülkemizde terörü önlemekle görevli devlet kurumları arasında koordinasyon ve işbirliği olmadığı gibi kimi zaman karşı karşıya geldikleri gibi bir izlenim ediniyoruz.
Daha da önemlisi ülkede huzurun, insan haklarının, demokrasinin korunmasıyla görevli olanların da kimi zaman yasa dışı yollara başvurmuş olabileceği ihtimali bile geldiğimiz noktanın ne denli korkunç olduğunun bir kanıtı değil midir?

Her ne kadar sözlü tanıklık ve konuşmaların dinlenmesi sonucu elde edilen bilgi, belge ve ihbarlarla amacından saptırılmış bölümleri olsa da kamuoyu, başlayan bu operasyonla Türkiye’ de bazı şeylerin değişebileceği umuduna kapılmıştı.


Gerçek olmasa bile, gerçekleşebileceği ihtimali dahi kitlelerde bir heyecan, bir beklenti oluşturmuştu.
Giderek bu umutların da sönmeye başladığı, deyim yerindeyse, gereksiz bazı suçlamalar ya da iddialarla asıl varılması gereken hedeflerden sapılmakta olduğu kaygısı yer etti insanların kafasında.

Uluslar arası finans güçlerinin dünyayı yeniden dizayn etmek için kullandıkları terör örgütleri; halkı paniğe düşürmek, gelecekle ilgili umutlarını kırmak, toplumda korku yaratmak için her türlü yöntemi kullanmaya devam ediyorlar.
Bunun son örneğini de Güngören de çok acı bir şekilde, ulusça yaşadık.
Bir ülkede demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla işletiliyor olsa, gerçek anlamda sosyal, laik, demokratik bir hukuk devletinin anayasal kurumları özgürce görevlerini yapabilseler ve kamu vicdanını tatmin edecek bir parlamenter sistem ülkeye hakim olsa, ne dış güçler ne de onların yerli işbirlikçileri amaçlarına ulaşamazlar.

Ancak görünen o ki, son günlerde yaşanan hukuksuzluk, en temel insan haklarına karşı yapılan saldırı ve müdahaleler toplumu sindirmeyi başarmış, amacına ulaşmış görünüyor.
Sıradan yurttaşlar bile telefon görüşmelerini yaparken kuşku duyabiliyor, insanlar toplu alanlara gitmeye korkuyor, daha da önemlisi Sivil Toplum Örgütlerinin yöneticileri demokrasi ve özgürlük sözcüklerini telaffuz etmekten korkar hale gelmişlerse, terör ve arkasındaki karanlık güçler amaçlarına ulaşmış demektir.

Bir kez daha yinelemek gerekirse, ülkemizde insanların barış içinde bir arada yaşayabilmelerinin de, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu, faili meçhul cinayetleri önlemenin de yolu demokrasinin, özgürlüklerin sınırlarını genişletmekten; cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkmaktan geçiyor.

ayhanongun@gmail.com

Hiç yorum yok: