19 Haziran 2008 Perşembe

ULUSLARARASI İSTANBUL BİENALİ DİREKTÖRÜ BİGE ÖRER

İSTANBUL KÜLTÜR SANAT VAKFI'NDA 2008 HAZİRAN AYI İTİBARİYLE ULUSLARARASI İSTANBUL BİENALİ DİREKTÖRLÜĞÜ'NÜ BİGE ÖRER ÜSTLENECEK



Daha önce İstanbul Bienali’nde Uluslararası İlişkiler Koordinatörü olarak görev yapan Bige Örer bundan böyle Uluslararası İstanbul Bienali Direktörü olarak görevine devam edecek. 9. ve 10. İstanbul Bienalleri’nde direktörlüğü üstlenen Çelenk Bafra ise Temmuz ayından itibaren İKSV bünyesinde Fransa 2009 Projesi Çağdaş Sanatlar Başlığı’nın artistik koordinasyonunu yürütecek ve bağımsız olarak güncel sanat alanındaki çalışmalarına devam edecek.
İstanbul Bienali ekibinde 2003 yılından beri çalışan Bige Örer, ayrıca İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın Avrupa Komisyonu kültür fonlarını değerlendirme uzmanı olarak da görev yapıyordu.

1977 doğumlu ve Marmara Üniversitesi Fransızca Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunu olan Bige Örer yüksek lisansını Fransa’da Toulouse Üniversitesi’nde İletişim Yönetimi üzerine yapmış, ikinci yüksek lisansını Toulouse Mirail Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümünde tamamlamıştır.

10 Haziran 2008 Salı

TOKAT ÜRETİYOR, TÜRKİYE TÜKETİYOR



Türkiye’nin gıda lokomotifi; Tokat

Bereketli topraklara sahip Türkiye’de her geçen gün daha da önem kazanan tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi, kırsal kesimin kalkınma aracıdır. Ülke ekonomisinde önemli bir paydaya sahip olan tarımda yapılan iyileştirme ve teknolojiye uyma çabaları bunun göstergesidir. Ülkemizde son yıllarda tarıma dayalı sanayinin kat ettiği yol, teknolojik gelişmeler, teşvikler, projelere sağlanan destekler, sorunlar ve çözüm önerilerini konuşmak üzere Tokat’ta “Tarıma Dayalı Sanayi’nin Gelişimi ve Pazarlama” konulu panel düzenlendi. Tokat Valiliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Gazi Osmanpaşa Üniversitesi’nin ortak çalışmasıyla organize edilen panele Tokat Valisi Dr. Recai Akyel, İl Tarım Müdürü Ünal Koçak, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr Kadir Saltalı, UyumSoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Mehmet Önder ve çok sayıda ulusal ve yerel medyadan isimler katıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Celal Toprak’ın başkanlık yaptığı panelde Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Esengün, Tarım Araştırmalar Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Yücer, Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Daire Başkanı Fikri Kaya ve İl Tarım Müdürlüğü’nden Muzaffer İdi konuşmacı olarak bulundu.



Tokat Valisi Dr. Recai Akyel, “Tokat Türkiye’nin Tarım ve Hayvancılıkta Gıda Deposudur”

Tokat’ın tarım ve hayvancılıkta, Türkiye’nin gıda deposu olduğunu ifade eden Tokat Valisi Dr. Recai Akyel, “Kelkit Havzası’nın bereketli toprakları üzerinde yer alan, verimli toprakları, düz ve geniş ovaları bulunan, bol suyu olan Tokat’ımız, tarım ve hayvancılıkta, ülkemizin gıda deposudur” dedi.
Yaş sebze ve meyve bakımından çok zengin olan Tokat’ın, süt ürünleri ve hayvancılık konusunda büyük imkanlara sahip olduğunu anlatan Tokat Valisi Dr. Recai Akyel, aynı zamanda kentin doğal taş ve mermer rezervlerinin yanı sıra, sağlık, kültür ve doğa turizminde çok büyük potansiyele sahip olduğunu söyledi.

‘TOKAT KALKINMA MODELİ’

Tokat’ın sahip olduğu zenginlikler üzerine, ‘Tokat Kalkınma Modeli’ni oluşturduklarını kaydeden Tokat Valisi Dr. Recai Akyel, “Tokat’ın sahip olduğu zenginlikler üzerine, kalkınma modeli oluşturuyoruz. Tokat, tarım ve hayvancılık bakımından çok büyük potansiyeli olan bir ilimizdir. Bilhassa, yaş sebze ve meyve bakımından çok zengindir. Hayvancılık bakımından büyük imkanlara sahiptir.



Hayvancılıkta, sütün miktarını ve kalitesini arttırma konusunda çalışma yapıyoruz. Aynı zamanda Tokat’ımız, toprak, doğal taş ve mermer rezervi açısından çok zengindir. Zile, Turhal ve Erbağ’da çok sayıda kiremit ve tuğla fabrikası vardır. Tuğla ve kiremit sanayi, Tokat’ta çok gelişmiştir. Mermer konusunda ise, birçok ülkeye ihracatımız mevcuttur. Afyon, İzmir ve Antalya’dan sonra Anadolu’nun 4’ncü büyük mermer fuarı, Tokat’ımızdadır. Kentimiz, tarihi- kültürel ve doğal güzellikleri açısından büyük potansiyele sahiptir. Dünyaca meşhur Ballıca Mağarası, Kaz Gölü, Zinav Gölü, Almus Gölü, Topçam Yaylası, Semene Yaylası, Kelkit Irmağı, Yeşilırmak gibi doğal güzelliklerimiz ve kültürel mirasımız vardır. Bilhassa, Hitit, Roma, Bizans dönemleri ile Osmanlı, Selçuklu ve Türk Beylikleri dönemlerine ait, kamusal camiler, köprüler, hanlar, kervansaraylar, hamamlar mevcuttur. Diğer taraftan, bir üniversite kenti olmayı planlıyoruz. Kısaca, Tokat’ı tüm yönleriyle markalaştırırken, Tokat’ımızın; rahat, yaşanabilir, düzenli ve kalkınmış bir kent olmasını hedefliyoruz” diye konuştu.




TOKAT’TA TARIMA VE HAYVANCILIĞA DAYALI SANAYİ KURMA HEDEFİ


Tokat’ta, tarıma ve hayvancılığa dayalı sanayi kurmayı hedeflediklerini anlatan Dr. Recai Akyel, “Sadece üretmek yeterli olmuyor. Satılabilecek ürün haline getirip, pazarlamak da çok önemli. Tarlada, bağda, bahçede üretilen tarımsal ve hayvansal ürünlerin, işlendiği, paketlendiği ve pazarlandığı büyük bir sanayi kurmaya çalışıyoruz. Tokat’ın merkezinde 2 tane olmak üzere, Zile, Turhal, Erbağ ve Niksar’da organize sanayi bölgelerimiz ve küçük sanayi sitelerimiz var. Tarıma yönelik sebze ve meyve üretiminde çok başarılıyız. Kentimize, bir yaş sebze ve meyve toptancısı geldiğinde; domatesten salatalığa, kirazdan şeftaliye kadar birçok ürünü alabileceği zengin bir ürün çeşidine sahibiz. Tokat’ımız, Türkiye’nin çok önemli bir gıda merkezidir. Biz, ‘Tokat Üretiyor’ projesiyle, vatandaşlarımızı daha fazla üretmeye sevk ediyoruz ve her türlü desteği veriyoruz. Üretimin yanında, bu ürünlerin paketlenmesi ve pazarlanması için çalışma yapıyoruz. Paketleme, ambalajlama, pazarlama, lojistik gibi konularda yatırım yapmak isteyen birçok firma bulunuyor. Kendilerine yatırım konusunda kolaylıklar sağlayıp, altyapıyı oluşturuyoruz. Yaş sebze ve meyvenin paketlenmesi, kurutulması veya ezmesi konusunda çok sayıda tesis, proje ve teşvik-kredi aşamasındadır. Son yıllarda tarım ve hayvancılığa yönelik yatırımlarda çok ciddi bir artış gözleniyor. Yerli ve yabancı işadamları, yönünü Tokat’a çevirdi. Tokat’a 3 yıl içinde yatırım yapmayan geç kalacak” şeklinde konuştu.

EN FAZLA İSTİHDAM TARIMA DAYALI SANAYİDE

Panelin açılış konuşmasını yapan İl Tarım Müdürü Ünal Koçak ise, Tokat’ın mevcut potansiyeli hakkında geniş bir bilgi verdi.


Panelde ilk sunumu yapan Prof. Dr. Kemal Esengün, Tokat’taki gıda sanayi işletmelerinin yapısal durumu ve çevreye yönelik davranışları hakkında bilgi verdi. Esengün, “Gıda sanayi işletmelerindeki çalışan durumuna baktığımız zaman, meyve ve sebze işleme sanayi işletmelerinin en fazla, süt ve süt ürünleri işletmelerinin ise en az istihdam sağlayan işletmeler olduğunu görüyoruz.” dedi. Gıda sanayi işletmelerinin çevreye olan duyarsızlıklarını dikle getiren Esengün, “İşletmenin diğer işletmelerden daha az çevreye zarar verdiğini göstererek etikete bu bölgede yalnızca ulusal ölçekte dağıtım yapan bir işletme sahiptir” şeklinde konuştu.


“ÜRETİN, DESTEKLEYELİM”

Esengün’den sonra söz alan Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Daire Başkanı Fikri Kaya, Tokat’taki Kırsal Kalkınma Programı’ndan bahsetti. Türkiye’nin 16 ilinde kırsal alanda yatırım yapacak yatırımcılara Dünya Bankası tarafından destek sağlanacak olan Kırsal Kalkınma Yatırımcıları Destekleme Projesi (KKYDP) ve Köy Bazlı Katılımcı Yatırımları Projesi’ni (KBKYP)anlatan Kaya, projelerin amaçlarının kırsal alanda tarıma dayalı sanayinin gelişimine destek vermek ve altyapıyı iyileştirmek olduğunu belirtti. Ekonomik yatırım konuları ve basınçlı sulama sistemleri yatırımları olarak iki ana başlıkta belirlenen yatırımlar bireyler, şirketler ve tarımsal amaçlı kooperatif ve birlikler, köylere hizmet götürme birlikleri ve sulama kooperatifleri başvurabiliyor.



Yapılan başvurular ve hibeler hakkında bilgi veren Kaya, “Ekonomik yatırımlarda yüzde 50, basınçlı sulama yatırımlarında yüzde 75 destek sağlanan bu proje, yarım kalan ya da yatırımcının gözünü korkutan projelerin bitirilmesi için çok önemli bir adım. 2005-2007 yılları arasında toplam 5699 proje başvurmuş, bunların 4761 tanesi kabul edilmiş ve toplamda 385.910 YTL hibe yapılmıştır. Yapılan hibelerin sektörlere göre dağılımı yapıldığında yüzde 14’ü tarımsal ürünler depolanması ile ilgili projelere yapılmıştır. Kırsal Kalkınma Ödemeleri olarak baktığımızda ise 2006-2008 yılları arasında KKYDP ve KBKYP’de toplam 136.342.049 ödeme yapılmıştır. Tokat ilinde bu kapsamda toplam 90 proje vardır, 47 tanesi bitmiş, 28 tanesi hala devam etmektedir. Ödenen hibe tutarı ise 2.902.794 YTL’dir. Tokat hibe desteklerinden yararlanması uygun bulunan illerin başında gelmesine rağmen, yararlanma aşamasında 4. sıraya gerilemiştir. Bu, yeterli sayıda proje başvurusunun olmamasından kaynaklanmıştır. Bu tarz projeler ülkemiz kalkınmasında önemlidir ve tarıma dayalı sanayide önemli aşamalar kaydedilmesini sağlayacaktır.” dedi.

“ÜRETTİĞİNİZE SAHİP ÇIKIN”

Taze Meyve ve Sebze İhracatında Fırsatlar konulu bir sunum yapan Tarım Araştırmaları Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Yücer, taze meyve ve sebze ihracatında standartların çok gerisinde olduğumuzu belirtti.
Yücer, “Yılda 42 milyon ton üretim ile Çin, Hindistan ve ABD’den sonra 4. sıradayız ancak ürettiklerimizin yalnızca yüzde 3’ünü ihraç ediyoruz. İhracatı yükseltebilmek ve yılda 2,5 milyon ton ithalatı olan AB pazarında kabul görebilmek için bazı kıstaslara uymamız gereklidir. Bunun için benimseyeceğimiz prensip, üretim tekdüze, hasat hırpalamadan, depolama çürütmeden, boylama karıştırmadan, ambalaj yatak konforunda, nakliye gecikmeden, tüketiciye sunum al beni dedirtecek standartlarda olmalıdır.” dedi. Ülkemizde üretilen bir golden elmanın, kasalara koyulup tırla Almanya Münih Hali’ne gidene kadarki yolculuğunu fotoğraflarla anlatan Yücer, özensiz ambalajlamanın Türkiye’den gelen elmayı Avrupa’nın diğer ülkelerinden gelen meyvelerinin yanında 2. ya da 3. sınıf meyve statüsüne düşürdüğünü belirtti. İnsanların artık standart boylarda, sağlıklı ambalajlanmış ve sağlık enstitülerinin belirlediği kıstaslarda meyve ve sebze görmek istediğini belirten Yücer, Türkiye’nin kendini bu konuda toplaması gerektiğinin önemini vurguladı.



Yücer, “İhracatımızı ve kalite standardımızı yükseltebilmek için, üretimde birkaç çeşit yerine tek çeşit tercih edilmeli, çeşit konusunda ihracatçının görüşü alınmalı, çeşidin önceki yıllardaki performansı dikkate alınmalı, sertifikalı fide kullanılmalı, yetiştiriciliğin gerektiği şartlar sağlanmalı, kullanılan ilaçlar kayıt altına alınmalı. Eğer bunlara dikkat edersek kısa zamanda kalitenin arttığına hep birlikte şahit olacağız” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’NİN TÜM İHTİYACI TOKAT’TA

Türkiye’nin ihtiyacı olan narenciye dışındaki tüm tarımsal ürünlerin Tokat’ın verimli ovalarında üretilebildiğini belirten Tarım İl Müdürlüğü’nden Muzaffer İdi, Tokat sınırları içerinde hala daha tarıma elverişli 54 bin hektarlık arazi olduğunu belirten İdi, Tokat’ın tarıma dayalı sanayi için biçilmiş kaftan olduğu ifade etti.
İdi, “İlimiz tarım arazileri açısından zengin ve bereketlidir. Ülkemizin birçok tarımsal ürün ihtiyacı buradan karşılanmaktadır. Özellikle öne çıkan ürünler, kuru soğan, barbunya, bakla, domates, vişne, taze fasulye, ceviz, kirazdır. İlimize özgü madımak konservesi, ahududu ezmesi, alıç ezmesi, böğürtlen ezmesi, kuşburnu ezmesi, kızılcık ezmesi ve mahlep püresidir. Aynı zamanda Tokat yaprağı da ülkemizde önemli bir yer edinmiştir.” dedi.

TOKAT VE ÇEVRESİNDEKİ İLLER, KARADENİZ’İN ÇUKUROVASI’DIR

Tokat ve çevresindeki illerin, Karadeniz’in Çukurovası olduğunu kaydeden UyumSoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Mehmet Önder, “Tokat, Sivas, Gümüşhane ve Giresun illerimizi kapsayan Kelkit Havzası, dünyada tarıma en uygun, bozulmamış ender havzalardan biridir. Bizler, üzüm yaprağı, madımak, kuşburnu, pekmez çeşitleri, domates, ceviz gibi ürünlerimizi markalar haline dönüştürüp, yurtiçi pazarının yanı sıra, yurtdışına daha yoğun ihraç edebiliriz. Süt ve süt ürünleri ile hayvancılık konusunda yeni yatırımlar yaparak, bölgemizin ve ülkemizin ihtiyacını karşılayabiliriz. Tokat ve çevresindeki illerimizde, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesiyle, ‘2’nci bir GAP Projesi’ni hayata geçirebiliriz. Tokat ve çevresindeki iller, Karadeniz’in Çukurovası’dır” dedi.

Ballıca mağarası, tarihi ve kültürel zenginlikleri, termal tesisleriyle bir turizm kenti olan Tokat’ın, mermer gibi yeraltı zenginliklerine de sahip olduğunu anlatan Mehmet Önder, bu potansiyellerin hayata geçirilmesinde, yatırım yapacak işletmelerin önünün açılmasının önemli olduğunu söyledi.
İşadamlarına tavsiyede bulunan Mehmet Önder, “Artan maliyetler ve azalan karlar karşısında, ayakta kalabilmek için işletmeler arasında, ‘işbirliği yapma kültürü’ başlamalıdır. Satış, satın alma, dağıtım, pazarlama gibi süreçlerde, işbirliği yapan işletmeler, maliyetlerini düşüreceğinden, daha rekabetçi olacaktır. İşletmeler olarak, dünya ile rekabet edip, ayakta kalmayı istiyorsak, bunu tek başımıza, başarmamız mümkün değildir” diye konuştu.

FINANCIAL TIMES TÜRKİYE EKİ VERDİ


Financial Times gazetesi, kapsamlı olarak hazırladığı Türkiye ekinde “Türkiye yalnız değil çok dostu var” mesajı verdi.

Sanatından politikasına, ekonomisinden tarihine kadar ‘Türkiye 2008 Raporu’ özel eki hazırlayan İngiliz ekonomi gazetesi Türkiye gerçeklerini okuyucularına aktardı. Ekte yer alan birçok konu arasında Türkiye hakkında sürekli yazan Vincent Boland, “Yeni bir ufuğun üzerinde kararlı bakışlar” başlıklı yazısında, bugünün Türkiye'si ve Kemalist gerçeğin etkilerini yorumladı. Boland yazısında, Türkiye'nin bir anlamda dünyanın kabul ettiği bazı değerleri benimsemekten uzak görülse ve genel kapsamıyla değerlendirildiğinde yalnız olduğu düşünülse bile kabuğundan çıktığını yazdı. “Türkiye’nin dostu yok değil” diye yazan Boland, tek sorunun Türkler'in ne kadar çok dostu olduğunu fark etmemeleri olduğunu savundu. Türkiye'nin 2004 yılında Avrupa Birliği üyeliğinin oylandığı sırada Avrupalı milletvekillerinin üzerinde Türkçe ‘Evet’ yazan dövizler kaldırdığı hatırlatılan yazıda Türkiye'ye verilen desteğin ne kadar şaşırtıcı olduğu belirtildi.

Financial Times, Türkiye'nin düşündüğünün tam tersine Avrupa, ABD ve İslam ülkelerinin halklarının Türkiye'nin başarılı olmasını ne kadar çok arzu ettiklerini vurguladı.
Türkiye’deki laiklik tartışmalarına da değinen gazete, yaratılan demokratik kurumların modernleşmeyi başaramadığını bunda da Kemalist ideolojinin önemli payı olduğunu vurguladı. 2'nci Dünya Savaşı'ndan itibaren ABD ve Batı Avrupa'ya yön veren kişisel haklar, devletin vatandaşın hizmetinde olması, etnik zenginlik, çok kültürlülük gibi entelektüel, siyasi ve toplumsal tartışmaların Kemalizm'in sert yüzeyinde hiçbir iz bırakmadığını yazan gazete, bu sebepten doğan sonuçlar nedeniyle umutlarını AKP'ye bağlayan AB ve ABD kadar ‘Laik Türkler'in de donakalmış göründüğünü ileri sürdü.

Gazete, “Türkiye’de Kemalizm’in başarısız olduğunu söylemek çok kolay olur” iddiasında bulunurken sorunun Türk halkına ‘nasıl iyi bir vatandaş olunacağını' söylemek için gerekli siyasi ve ahlaki meşrutiyet eksikliği olduğunu iddia etti. Türkiye'nin süreç içinde kendini yenilemekte sıkıntı yaşadığına da vurgulayan gazete, Kemalist ideolojinin, yarattığı demokratik kurumlara bile şüpheyle bakar hale geldiğini, acil yenileme ihtiyacı içinde olduğunu yazdı.
Aynur TATTERSALL/ LONDRA, (DHA)