14 Temmuz 2008 Pazartesi

BATI'NIN TÜRKİYE LABORATUVARI

Prof.Dr.Erol Manisalı/CUMHURİYET

- Sömürgeciliğe karşı çıkanlar, Atatürk devrimlerini savunanlar, Cumhuriyetçiler hedefte...

- Büyük Ortadoğu Projesi’ne hayır diyenler, Irak’ta insanları, Müslümanları öldürmeyin diyenler hedefte...

- Hukuktan, halktan, gerçek demokrasiden yana olanlar hedefte...

- İnsanlıktan, aydınlıktan, çağdaşlıktan yana olanlar hedefte...

- Halkımız, insanımız, Türkiyemiz, 70 milyonumuz hedefte, bölgemiz hedefte...

Birkaç haftadır İstanbul’dan kaçmış, Ege’nin sakin bir köşesine saklanmış yeni kitabımı yazıyorum, Batı’nın yeni Türkiye politikasını... Yaşamakta olduğumuz inanılmaz olayların “bu politika içindeki yerini” görmeye çalışıyorum.

- Türkiye’de olup biten inanılmaz olaylar Ahmet, Mehmet, Ayşe meselesi değil.. filmin birkaç karesi içine sıkışıp kalmak yanlış olur.

- Olayın büyük oyuncuları ile maşaları birbirine karıştırmamak gerekiyor. Maşalar her gün televizyonlarda, gazetelerde, meydanlarda gördüğümüz yüzler...

Onların iplerini tutan eller ortalıkta görülmezler.

Hedefteki 70 milyon

Batı’nın yeni Türkiye politikasında hedefte biz varız, Türkiye var, 70 milyon insan var.

- Ülkemizi bölmek, sınırlarımızı değiştirmek istiyorlar...

- Cumhuriyet’in yerine, çağdaş bir ülke yerine, Atatürk’ün devrimleri yerine, “dinci bir düzen” getirmek istiyorlar.

- Yaşadığımız inanılmaz olaylar bundan kaynaklanıyor.

- Sömürgeci Batı ile içimizdeki maşaları el ele vermişler, “gerici ve antidemokratik düzeni dayatmak” istiyorlar. Ama halkın yüzde 90’ı Amerikan faşizmine karşı...

Saldıranlar kim?

- Saldıranlar, sömürgeciler...

- Saldıranlar, sömürgecilerin taşeronları...

İnsanlık tarihi bu tür baskılar ve saldırılarla doludur. Yakın tarihte Amerika’da Mc. Carty ve Avrupa ile Güney Amerika’daki örnekler... Hitler, Franco, Pinoşe dönemlerinde insan avına çıkılmadı mı? Solcu, yurtsever, demokrat insanlar kovalanmadı mı? Ama sonunda bittiler. Yenileri doğar onlar da biter, kullanılırlar ve kaybolurlar...

Amerika maşalarını sonra çöpe atar, “ya da deliğe süpürür”... İran Şahı’nı, Saddam’ı işleri bittikten sonra bir kenara attılar, hatta kellelerini bile kestiler.

Sömürgecileri arkalarına alıp kendi halkını ezenler, en sonunda sömürenlerle yüz yüze gelirler.

Şu anda Türkiye’de, “Batı’nın soğuk savaş sonrasındaki yeni politikalarını yaşıyoruz”. ABD, AB, Türkiye Laboratuvarı’nda “Ilımlı İslam modelini” üretmeye çalışıyor. DNA’ları değiştirerek yapay bir döllenme ile bunu zorluyor.

70 milyon, emperyalizmin bu canavarı üretmesine izin vermeyecektir. Türkiye bu toplumsal direnç birikimine sahiptir.

Taksim Meydanı’na, Kızılay’a, Konak’a çıkın.. rastladığınız insanlara Amerika’yı sorun... Toroslar’a çıkın Atatürk’ü, bayrağımızı sorun... Gerçek Türkiye ile yüzleşirsiniz.

Türkiye’de 70 milyonluk bir laboratuvar kurduklarını sananlar yanılacaklardır. “Marjinal olanlar”, bu laboratuvarda yabancı güçler adına çalışan işbirlikçilerdir.

Çok merak ediyorum, Avrupa basını Mustafa Balbay’ı nasıl değerlendirecek? İnsan kimliğiyle mi? Sömürgeci gözlüğüyle mi?..

1919, 1920’deki gibi garip bir dönemden geçiyoruz. Bir yanda İngiliz’in, Vezneciler Karakolu’na baskını oluyor, öte yandan işgal orduları ile futbol turnuvaları düzenleniyor.

İşgal ve diyalog yan yana, dinlerarası diyalog gibi... Fener devleti diyalog yolu ile dayatılıyor.

Batı, kendi dizine oturttuğu işbirlikçileri ile diyalog halinde... 70 milyonla uzaktan yakından ilgisi bulunmuyor...

Cumhuriyet /04-07-2008

Hiç yorum yok: