3 Eylül 2008 Çarşamba

Sol çıkışını arıyor!

Ayhan ONGUN
İSİDEF Genel Sekreteri


Milliyet Gazetesinde başlatılan bir tartışmayla solun yeniden örgütlenmesi ve yeni açılımlar, geniş bir alanda ve farklı perspektiflerden değerlendirilecek.
Daha tartışmanın kamuoyuna sunulduğu gün, CHP Genel Başkanı Sayın Baykal’ın bir sözü tartışmaya değişik bir boyut kazandırdı.


Tartışmanın önemli konularından biri olması beklenen” CHP’ nin soldaki yeri” Baykal’ ın bu talihsiz açıklamasıyla daha da önem kazandı.
Tartışmaya katılanların büyük bölümünde CHP’ nin artık sol bir parti olmadığı, giderek milliyetçi söylemlerle sağa kaydığı iddialarının ağır bastığı bir dönemde bu sözlerin söylenmiş olması ve böyle bir polemiğin başlaması CHP’ yi büyük ölçüde bu tartışmaların dışına iteceğe benziyor.

CHP üst yönetiminin soldan ve emekten uzaklaşan politikalar izlemesine karşın, sahip olduğu kitlesel tabanda; demokrasi, cumhuriyet, laiklik kavramlarına yürekten bağlılık ve yörüngesini emek eksenine oturtmuş, yönünü sola çevirmiş eski CHP’ ye duyulan özlem bir umut ışığıydı.

Ancak görünen o ki, CHP yönetimi, bırakın kendi dışındaki solla birlikte davranmayı, parti içerisinde böyle düşünenlere bile tahammül edemiyor.
Tarihsel köklerinden aldığı güç ve laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinden yana olan geniş halk yığınlarının desteğiyle iktidar olma yerine, asker-sivil bürokrasinin gölgesinde bir iktidar arayışını sürdüren CHP’ de, Genel Başkan ve diğer yöneticilerin yaptığı konuşmaların satır aralarında bu beklentiyi görmek mümkün.

“Paşalar hep böyle güzel konuşmalar yapıyorlar da……ama diye devam eden konuşmaya, yapılan eleştirilerin ardından Sayın Baykal ve ekibi farklı anlamlar yüklemeye çalışsa da cümlenin sonundaki da eki çok şey ifade ediyor. Burada cümleye anlam yükleyen ama sözcüğünden daha çok bu da sözcüğüdür.

Sayın Baykal bu açıklamayı Genel Kurmay Başkanının eleştirel bir açıklamasının ardından değil de bir başka toplantıda söylemiş olsaydı, sanıyorum hiç üzerinde durulmaz, belki de toplumu daha etkin ve eylemli olmaya çağıran bir açıklama diye olumlu tepkiler de alırdı.
Bu ve benzeri açıklamalar CHP kurmayları tarafından daha önceleri de yapıldığı için Sayın Baykal’ın niyeti ya da söylemek istediği ne olursa olsun, kitlelerin böyle bir anlam çıkarmasını çok doğal karşılamak gerekir.

Yerel Yönetimler seçimlerinin yaklaştığı günlerde hala siyasal duruşunu belirleyemediği, hangi seçmen tabanına yöneleceği, ne tür sosyal politikalarla halkın karşısına çıkacağı bilinmezken, bu tür polemiğe açık söylemler CHP’ yi kitlelerden daha çok uzaklaştırmaya neden oluyor.

O zaman tartışmaya açılan SOL ÇIKIŞINI ARIYOR platformunda CHP’ yi parti olarak yok saymak gerekecek.
Ancak CHP’ ye değişik nedenlerle oy veren geniş kitleyi CHP parti yönetiminden ayrı düşünmek gerek.
Bugün çok değişik platformlarda solun bu çıkışına yönelik yapılan çalışmalarda yer alan insanlar içinde de, geçmişte inanarak ya da zorunluluktan, belki de asgari demokratik sorumluluğunun gereği CHP’ ye oy vermiş çok insan var.

Geçmişte denenen ve başarısız olan kimi siyasal ittifaklar, sol güç birlikleri, birleşmeler ve yeni parti arayışlarının tümü aslında bugün yapılmak istenen çalışmalara ışık tutmalı, değerlendirilmesi ve ders alınması gerekli önemli deneyler olarak kabul edilmelidir.

Öte yandan solun AKP’ nin karşısında güçlü bir alternatif oluşturabilmesinin yolu, tüm solcuların öncelikle, geçmiş siyasal kimliklerini bir kenara koyarak, ön yargısız, koşulsuz bu platform içerisinde yer alması gerekir.
Hiç kimsenin siyasal geçmişini, tarihini reddetmesi anlamı çıkarılmamalıdır.

Özellikle de Marksist sol gelenekten gelen insanların kendisi gibi olmayanlara karşı geçmişte yaptığı küçümseyici, yok sayan ve hatta düşman gören tavrından mutlaka arınması, buna karşın sosyal demokratların da kendi dışındaki solu dıştalayan, tehlikeli sayan tavrından kurtulması, solun kurtuluşu açısından çok önemlidir.

İçinde bulunduğumuz koşullara ilişkin bilimsel analizlerle, teorik tartışmalarla geçirilecek zamanımız yok.

Halkımız; Türkiye’ nin açlık, yokluk, yoksulluk ve yolsuzluklardan kurtulması; hukukun üstün kılındığı, insan hakları ve özgürlükler temelinde bir demokratik sistemin yerleştirilmesi, geçmişte yaşanan haksız uygulamalar ve siyasal cinayetlerin hesabının sorulması, tüm insanlar için fırsat eşitliğinin sağlanması, temelinde bir anayasal düzen, barış içinde birlikte yaşayabileceğimiz bir toplumsal yapının kurulmasına yönelik bir siyasal alternatifin oluşmasını istiyor.

Bugün içinde bulunduğumuz koşullar ve yaşadığımız olaylar AKP’ ye karşı böyle bir siyasal iradenin varlığını dayatıyor.

Küresel sermayenin dünyada oluşturmak istediği yeni düzen, yaşadığımız coğrafyaya ilişkin yapılan yeni senaryolar ve bunların ülkemize yansıması ve bağlaşıkları ne olursa olsun, her şeye ve her güce rağmen Türkiye’ nin iç dinamikleri bu sorunları aşacak, ülkemizi karanlık süreçten çıkaracak güç ve deneyime sahiptir.

Yapılması gereken, iç çatışmalarımızı, komplekslerimizi ve geçmişle hesaplaşmalarımızı bir kenara koyarak, AKP den kurtulmak adına Türkiye demokrasi güçlerinin önüne güçlü bir muhalefet alternatifi koymak olmalıdır.
Aksi halde Susurluk’tan başlayıp, Ergenekon’ la devam eden bu kirli ilişkiler ağı, tüm yurdu ve geleceğimizi saracak, ülkemizi ortaçağın karanlıklarına sürükleyecektir.
İşte bu yüzdendir ki, solun kendi çıkışını araması ve mutlak yakalaması yaşamsal bir zorunluluktur.
Barış içinde, yaşanası bir dünya özlemiyle.

ayhanongun@gmail.com

Hiç yorum yok: